Medya05 Haber

Amasya Belediyesi tarafından düzenlenen Zafer Bayramı özel konserine vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi.

Amasya Belediyesi, 30 Ağustos 1922’de Dumlu-pınarda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz ’un 100. yıl dönümü için özel bir kutlama programı hazırladı. Belediye Konservatuarının eşsiz sahne performansıyla izleyenleri kendine hayran bıraktığı konser Şehzadeler Gezi yolunda gerçekleşti.

Başkan Sarı, konserde Türk Halk müziği eşliğinde seslendirdiği türkü ile Amasyalılara duygu dolu anlar yaşattı. Düzenlenen konsere; Amasya Valisi Mustafa Masatlı, Amasya Milletvekili Levent Karahocagil, Garnizon Komutanı Tuğgeneral Mehmet Fatih Ören, Belediye Başkanı Mehmet Sarı, İl Emniyet Müdürü Ali Kemal Kurt, Hamamözü Kaymakamı Okan Dağlı, Taşova Kaymakamı Ahmet Gökcecik, MHP Amasya İl Başkanı Şuayip AK, AK Parti Amasya İl Başkanı Ekrem Toto, il protokolü, gaziler, STK’lar ve çok sayıda vatandaş katılım sağladı.

‘TÜRK MİLLETİ OLARAK HÜRRİYET VE BAĞIMSIZLIĞIMIZA EKMEK GİBİ, SU GİBİ, HAVA GİBİ SAHİP ÇIKIYORUZ’
İslam’ın son ordusu Anka kuşu misali küllerinden yeniden doğan ve aziz vatanı işgal eden istilacıların karşısına dikilen ecdadın hürriyet ve bağımsızlığa sahip çıktığını söyleyen Amasya Belediye Başkanı Mehmet Sarı “Biz millet olarak sahip olduğumuz her şeyin bedelini kanımızla, canımızla ödedik. Hürriyetimizi de, bağımsızlığımızı da kendi azmimizle, kararlılığımızla, gayretimizle, gücümüzle elde ettik. Hiçbir millete, devlete borçlu değiliz. Bu yüzden hürriyetin de bağımsızlığın da değerini, önemini çok iyi biliriz. Canımızdan vazgeçeriz, hürriyetimizden, bağımsızlığımızdan vazgeçmeyiz. Bu haslet Türk milleti olarak kültürel genetiğimizde var. Bizim hürriyet söz konusu olduğunda kurt gibi gözü kara olduğumuzu bilmeyen emperyalist devletler, 100 yıl önce vatanımızı işgal ettiler. Milletimizin zayıflığından yararlanıp esir etmek, aziz vatanımızı da aralarında pay etmek istediler. Ama hain planlarını başlarına geçirdik. Geldikleri gibi gönderdik ve çirkin emellerine ulaşmalarına fırsat vermedik. Her karışını aziz şehitlerimizin kanlarıyla suladığımız aziz vatanımızı, kanımızın son nefesine kadar savunmaya ant içen ecdadımız, 100 yıl önce tarihimize yeni bir şeref levhası daha astılar. Büyük dedemiz Sultan Alparslan 951 yıl önce, kendi ordusundan kat kat üstün Bizans ordusunu dize getirerek Türk milletine Anadolu’nun kapılarını sonuna kadar açmıştı."dedi

Başkan Sarı "Bizans’ın artıkları Birinci Dünya Savaşı sonrasında kendilerine piyangodan Anadolu ikramiyesi çıktığını zannettiler. “Fırsat bu fırsattır” diyerek Birinci Dünya Savaşı sonrasında leş kargaları gibi vatanımıza üşüştüler. Cepheden cepheye koşan Türk milletinin yorgunluğundan yararlanıp Malazgirt’in intikamını almak istediler. Ama bu sefer de karşılarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve onun emrindeki kahraman ordusunu buldular. Evet, savaşlar sebebiyle milletimiz yorgundu ama zillete boyun eğecek kadar yılgın değildi. Nitekim bunu da İstiklal Savaşı sürecinde dost-düşman herkese gösterdi. İslam’ın son ordusu Anka kuşu misali küllerinden yeniden doğmuş ve aziz vatanımızı işgal eden istilacıların karşısına dikilerek hürriyet ve bağımsızlığımıza sahip çıkmıştı. Türk milleti olarak Batı’da ulaştığımız en uç nokta Viyana kapıları oldu. 1683 yılındaki Viyana Kuşatmasından sonra ordularımız sürekli geri çekilmek zorunda kaldı. 240 yıl boyunca Batı karşısında geri çekilmek zorunda kalan milletimiz, son savunma savaşını da 100 yıl önce Polatlı yakınlarındaki Sakarya Nehri kıyısında verdi. 22 gün 22 gece süren savaşın sonunda Yunan kuvvetleri bozguna uğramış şekilde geri çekilmek zorunda kaldı. Ve Viyana kuşatmasından sonra yaptığımız ilk taarruz savaşı da 30 Ağustos 1922’deki Başkomutanlık Meydan Muharebesi oldu. 100 yıl önce yaptığımız bu taarruz öyle sıradan bir taarruz değildir. 240 yıl boyunca savunma pozisyonunda kalan ordumuz, 30 Ağustos 1922’de Afyon’da, Dumlupınar’da düşmana taarruz etmiştir.

Gazi Mustafa Kemal Paşamızın başkomutanlığında kazandığımız zafer ile aziz vatanımızda ebediyete kadar yaşama kararlılığımızı bütün dünyaya ilan ettik. Bu zafer ile birlikte düşman ordularını İzmir’e kadar kovaladık. Taarruzumuzu Anadolu’da tek bir düşman askeri kalmayıncaya kadar devam ettirip Yunan ordusunu sınırlarımız dışına çıkardık. Böylece 15 Mayıs 1919’da İzmir’e ayak basan Yunan ordularını üç yıl sonra rezil rüsva ederek vatanımızdan kovduk. Bugün de büyük zaferin 100’üncü yılını sevinçle, coşkuyla, gururla anmamım mutluluğunu yaşıyoruz. Gazi Mustafa Kemal Paşamız başta olmak üzere aziz vatanımızı bizlere emanet eden bütün büyüklerimize minnet borçluyuz. Eğer sesimi ulaştırma imkânım olsaydı onlara emanetlerinin ehil ellerde olduğunu söylemek isterdim. Türk milleti olarak hürriyet ve bağımsızlığımıza ekmek gibi, su gibi, hava gibi sahip çıkıyoruz. Cennet vatanımızda huzur, güven ve refah içinde varlığımızı devam ettirmek için büyük bir gayret ile çalışıyoruz. Dün olduğu gibi bugün de omuz omuza vererek birlik içinde varlığımızı devam ettirme irademizi güçlü tutuyoruz. Hür ve bağımsız yaşama konusunda hepimizin aynı duygu ve düşünceleri taşıdığını biliyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin 100’ncü yılını kutluyor, büyük zaferin başkomutanı, devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere aziz milletimize şanlı zaferler kazandıran şehitlerimizi, gazilerimizi minnet ve şükranla anıyorum” dedi.